A-K-P li Abdullah esti gurledi.
Israili af etmek icin asagidaki bes seyin yerine getirilmesini israil'den talep etti.
bagimsiz sorusturma,
olenlere tazminat,
ozur,
ablukanin kalkmasi,
el koyulan gemilerin iadesi,
Yoksa yapacaklarimizi gorursunuz(!) dedi.
Bunu not ediyoruz buraya.
Aradan haftalar gececek,aylar gececek ve hatta yillar gececek.
Bunlarin hicbiri yerine getirilmeyecek.
Bol keseden atan a-k-p li basbakan ve cumhurbaskani da pek tabiki hicbirsey yapamayacak.Bunlarin gida ambari (oy seklinde) olan "saftirik" halk da bunu tabii coktan unutmus olacak.
Burasi Turkiye.
Ne yapacaksin? ne..
Follow up:
1. Hurriyet 03.07.2010- Yilmaz Ozdil
Çirkin İsrail zor durumda
“Paranın dini, ırkı olmaz, memleket menfaati neyi gerektiriyorsa onu yapıyoruz” diyerek, memleketin sınırını komple İsrail’e vermeye kalktık, kanun çıkardık, Allah’tan Anayasa Mahkemesi “burası Dingo’nun ahırı değil” dedi, iptal etti, böylece sinsi sinsi hareket eden İsrail’in çirkin yüzü bir kez daha ortaya çıktı, dünyaya karşı zor durumda kaldı.
*
Davos’ta höt zöt yaptık, lobi desteğini kestiler, o nedenle ABD’de soykırımcı ilan edildik, böylece İsrail’in çirkin yüzü bir kez daha ortaya çıktı, dünyaya karşı zor durumda kaldı.
*
Tatbikatları iptal edeceğimizi açıkladık, Heronları vermekten vazgeçtiler, Heronlar gelmediği için şakır şakır şehit verdik, zaten sonradan tatbikatları iptal miptal etmediğimiz anlaşıldı, böylece İsrail’in çirkin yüzü bir kez daha ortaya çıktı, dünyaya karşı zor durumda kaldı.
*
İsrailli bakan, bizim büyükelçiyi kapıda ağaç etti, kameraların önünde alçak koltuğa oturttu, büyükelçiyi derhal geri çekeceğimizi açıkladık, ahali üç günde unuttu tabii, çekmedik, bunun üzerine İsrailli bakan “normalde bunlara tabure bile vermemeklazım” dedi, böylece İsrail’in çirkin yüzü bir kez daha ortaya çıktı, dünyaya karşı zor durumda kaldı.
*
Rize’nin AKP’li belediye başkanı, eşiyle birlikte Rize’yi gezmeye gelen ve yumurtalı saldırıya uğrayan İsrail Büyükelçisi’ni fırçaladı, “zihniyetiniz çirkin” dedi (ki, aynı belediye başkanı “Kürt kızlarını kuma alırsak terörü hallederiz” diyen zihniyetteki belediye başkanıdır) böylece İsrail’in çirkin yüzü bir kez daha ortaya çıktı, dünyaya karşı zor durumda kaldı.
*
“Gönderme vururum” dedi, “hele bi dokun” dedik, içinde yüzlerce TC vatandaşının bulunduğu gemimizi uluslararası sularda helikopterle bastılar, canlı yayında takır takır taradılar, insanlarımız jetleri bekleye bekleye öldü, hesapta Somali’de korsan avlıyoruz, gemimizi sürükleye sürükleye götürdüler, armut gibi seyrettik, el koydular, hâlâ vermiyor, böylece İsrail’in çirkin yüzü bir kez daha ortaya çıktı, dünyaya karşı zor durumda kaldı.
*
Cumhurbaşkanımız “İsrail pişman olacak, asla eskisi gibi olmayacağız, affetmeyeceğiz” dedi... Başbakanımız “İsrail’in yaptığı devlet terörüdür, alçaklıktır, cezalandırılmalıdır, İsrail yaptığının bedelini mutlaka ödeyecek” dedi, üç dilde seslendi... Dışişleri Bakanımız “İsrail’in yaptığı korsanlıktır, barbarlıktır, haydutluktur, elinde kan var, bu baskın Türkiye’nin 11 Eylülü’dür, yalnızlaştıracağız, hesap soracağız, bedelini ödeyecek, cezalandıracağız” dedi.
*
Gel gör ki... Bizim Dışişleri Bakanı’yla İsrailli bakanın, otel odasında gizli gizli buluştukları ortaya çıktı, aslında Türkiye’de kimsenin ruhu bile duymamıştı, Türkiye’dekiler uyansın diye İsrail basını gammazladı, haşırt diye manşet yaptı, böylece ağzında bakla ıslanmayan İsrail’in çirkin yüzü bir kez daha ortaya çıktı, dünyaya karşı zor durumda kaldı.
2.Milliyet-03.06.10-haber
Netanyahu, İsrail ordusunun 31 Mayıs’ta Mavi Marmara gemisine düzenlediği kanlı baskında 9 Türk’ün öldürülmesiyle ilgili İsrail devlet televizyonuna dün akşam verdiği demeçte, “İsrail özür dileyemez, çünkü askerleri kalabalık tarafından linç edilmekten kurtulmak için kendilerini savunmak zorundaydı” dedi. Netanyahu, bu nedenle de gemi saldırısı sırasında zarar görenlerin herhangi bir biçimde tazmin edilmesinin söz konusu olmadığını ifade ederken, “Bununla birlikte, biz olayda insan hayatının kaybından dolayı üzüntü duyuyoruz” diye konuştu.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile İsrail Sanayi ve Ticaret Bakanı Binyamin Ben Eliezer’in Brüksel’de çarşamba günü yaptıkları görüşmeye de değinen Netanyahu, Ben Eliezer’in kendisine Davutoğlu ile görüşme ihtimalinden bahsettiğinde, kendisine, “Git ve görüş” dediğini belirterek, “Önemli olan görüşmenin gerçekleştirilmesiydi. İsrail ve Türkiye için iyi olan, ilişkilerin daha daha fazla zarar görmesinin önlenmesi için yapılan çabadır” dedi.
Netanyahu’nun açıklaması, dün akşamüstü İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman ile görüşmesinin ardından geldi. İsrailli bir yetkiliye göre Lieberman görüşmede İsrail’in Türkiye’den özür dilemesini istemediğini, bunun İsrail’in uluslararası duruşuna zarar vereceğini söyledi. Davutoğlu-Ben Eliezer görüşmesinin kendisine haber verilmeden yapılmasına Lieberman sert tepki göstermişti.
Ne oldu Mavi Marmara, unuttuk mu! Fatih Altayli Haberturk 29.7.2010
MAVİ Marmara baskınının ve 9 vatandaşımızın öldürülmesinin üzerinden epey bir zaman geçti. Dün Dışişleri Bakanımız Davutoğlu'nun, Alman meslektaşı ile şen şakrak fotoğraflarını görünce aklıma geldi Mavi Marmara "katliamı".
Ülkemizi yönetenler esip, yağıp gürlemişlerdi. Hem de öyle bir anlık falan değil. Günlerce bağırıp çağırdılar.
Türk hükümeti, eğer özür dilemez, yaptıklarından pişmanlığını vurgulamaz, olayın soruşturulması için uluslararası bir komisyona "Evet" demezse İsrail'i "çok kötü yapacaktı".
Ben hükümetimizin kararlılığını görünce, "Yazık olacak şu zavallı İsrail'e. Eğer özür dilemezlerse bizimkiler bunların ağzını burnunu kırar" diye düşünmüştüm.
İçimden, "Netanyahu'nun yerinde olmak istemezdim doğrusu" diye geçirmiştim.
Aradan 2 ay falan geçti herhalde değil mi?
Ne oldu?
İsrail özür falan dilemeyeceğini çok net bir dille açıkladı. Hatta, "Siz özür dileyin" dedi.
Biz ne yaptık? Hiiiiiiiiiiiiiiiiç!
Evet hiçbir şey yapmadık. Tam aksine, İsrailli bakanlarla gizli buluşmalar organize ettik.
Anlaşmalar tam gaz devam etti.
Hatta bilmiyorum ama belki gizlice yenilerini de imzalamışızdır. Duyarsam hiç şaşırmam. Dışişleri Bakanımız ise balık hafızalı milletimize güvendiği ve inandığı için konuyu yaladı yuttu. İngiltere Dışişleri Bakanı ile pek bir keyifliydi dün gördüğüm fotoğraflarda. Mavi Marmara'yı unutmuş, unutturmuştu. Ölen ölmüştü. Kalan sağlar bizimdi. Biraz bulgur, biraz pirinç, bir torba kömür, bilemedin bir buzdolabı, bir çamaşır makinesi karşılığında.
Daha cok beklersin F Altayli..
Hatta sen bile bir gun bircok yalakacilar gibi bu hukumeti dis politikada tum zamanlarin en basarilisi ilan edebilirsin! Omer Iskender
Monday, 14 June 2010
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment