Monday 28 June 2010

Gecmisi ve Gelecegi Olmayan Kardeslik

Sozunu ettigimiz Kutlerle Turkler arasindaki kardeslik.Bu konuda bilindigi gibi ileri surulen iki temel gorus vardir.Birincisi "Kurt-Turk parmak ile tirnak gibidir" gorusu.Ikincisi ise Turk ile kurtun hicbirzaman birarada bir butunun iki ayri parcasi olarak yasayamadigi gorusu.Hani diyorlarya "Turk-Kurt Kardes, PKK kalles".Burada PPK'nin kalles oldugundan suphe yok.Ama "Turk-Kurt" gercekten de kardesmi?

Once belirtmeliyizki sadece Turk ile Kurtun kardesligi degil, butun milletler arsindaki kardeslik, herkesin yararinadir.Ancak olmayan birseyi varmis gibi gostermek ise, kimsenin yararina degildir.

Konuya daha derinlemesine girmeden once bir konuyu acikliga kavusturmak gerekiyor.Bilindigi gibi surekli ikili Kurt-Turk ayirimi yapiliyor. Bu ayirim bir yonu ile dogru, bir yonu ile ise sonderece yanlis.Yanlisliginin sebebi, Turkiye'de yasayan kurtler disinda herkes, genetiksel olarak pek tabiiki Turk degildir.Yukaritaki ikili ayirim bir yonu ile dogru, cunku Turkiye'de Kurtler disinda herkes, Cumhuriyetin kurulus felsefesindeki manada "Turklugu" kabulleniyor ve bu kimlik potasinda eriyerek bir arada varolmayi ve yasamayi kayitsiz-sartsiz kabbuleniyor.Bu manada kurtler disindaki halkta tartismasiz bir "turk kimligi" vardir.

"Kurtluk" konusunda ise ciddi bir gorus ayriligi yoktur.Genetiksel (Irki) manada bir "kurtluk" sozkonusudur.(tabii bu yonuyle "kurtculuk" aslinda, gunumuz medeni dunyasinin kesinlikle reddettigi bir "irkciliktir". Bu "irkci" yaklasimin, ezilen bir milletin hak arayisi gibi ortaya konmasi da ayri bir komedidir.Ama bu yazimizin konusu disindadir)

Biz de burada olayin bu boyutunu goz onunde bulundurarak "Turk-Kurt" ikili ayirimi cercevesinde konuyu ele alacagiz.

Once gecmise ve gunumuze ait bazi onemli tespitler yapalim.

devam edecek..

Wednesday 23 June 2010

turkiye'nin en guzel plajlari

İngiliz The Guardian gazetesi Türkiye’nin dantel gibi işlenmiş koylarının en kuytu köşelerindeki, kalabalıktan uzak, plajlarının restoranlarla bozulmadığı "en iyi 10 plajı"nı belirledi.

Ekonomik tatil fırsatları için tıklayınız!

The Guardian’ın fotoğraflarına da yer verdiği "Türkiye’nin en iyi 10 plajı" ve özellikleri şöyle:

1.Ovabükü: Çevresindeki küçük lokanta ve pansiyonlarıyla birlikte plajının parlayan çakıl taşlarıyla Ovabükü, Datça yarımadasına gizlenmiş üç koydan en güzeli.

2.Kelebekler Vadisi: İki yüksek kayalığın arasında kalan, çoğu ziyaretçisinin Fethiye ve Ölüdeniz’den kalkan teknelerle ulaştığı vadide elektrik, yol ve inşaat bulunmuyor ancak kamp yapmak serbest.

Ucuz tatil paketleri için tıklaynız!

3.Amos: Bozburun yarımadasındaki iki tatil köyünün arasına gizlenmiş küçük bir koy olan Amos, ahşap şezlonglarının arasına çakıl taşları dağılmış plajıyla, Marmaris’in ışıklarına rağmen koy boyunca uzanan bozulmamış bir güzelliğe sahip.

4.Gemiler: Ölüdeniz’in yakınında bu kadar sessiz bir yer olduğuna inanmanın güç olmasına rağmen Gemiler, etrafı çam ve zeytin ağaçlarıyla çevrili olup taze mezeler ile soğuk bira sunan birkaç güzel restoranıyla sessiz sakin bir koy.

5.Çıralı: Ağaç evleriyle ünlü Olimpos’un hemen ilerisinde bulunan Çıralı’nın, caretta carettalar için 3kmlik koruma alanının bulunduğu plajıyla huzur veren bir atmosferi bulunuyor.

6.Kaputaş: Kalkan-Kaş yolu üstündeki mola duraklarından biri olan Kaputaş, hiçbir tesisin bulunmadığı plajıyla denize girip güneşlenmek için iyi bir seçenek.

7.Hisarönü Koyu: Datça yarımadasına bakan iki küçük plajı, Türkiye’nin 20 sene öncesini hatırlatan restoran ve küçük pansiyonlarıyla Hisarönü Koyu, esintili havasından dolayı rüzgar sörfçülerinin tercihi.

8.Ortakent: Bodrum yolu üzerinde, su kayağından yelkene pek çok su sporunun yapılabildiği plajıyla Ortakent, büyümeyen çocuklar için iyi bir tatil seçeneği.

9.Günlüklü: Fethiye yakınında, hafta sonları koyun sürülerinin plaja indiği, etrafı çam ormanları ve sakız ağaçlarıyla kaplı Günlüklü, büyük bir kaçamak isteyenler için iyi bir seçenek.

10.Kabak: Kelebekler Vadisi’nden çıkılan patika yolla ulaşılan Faralya yakınındaki Kabak, birkaç kamp alanının dışında hiçbir şey bulunmayan plajıyla ve yemyeşil çam ormanlarıyla çevrili tüm dünyayı uzakta bırakıyor.

Tuesday 22 June 2010

Dunya'nin en zor siniri!

Bu zor sinir Karadenizde baslayip, Akdeniz'de bitiyor.Gurcistan,Ermenistan,Azerbeycan,Iran,Irak,Suriye buradaki sinir ulkeleri.Bakarmisiniz ulkelere.En problemli en belali ulkeler.Evet burasi Isvicre Almanya siniri degil.Dunya'nin en belali siniri.Bu sinirdan sorumlu ordumuz 3.Ordu.Basindaki Komutanin adi, Orgeneral Saldiray Berk.Dunya'da isi en zor askerlerden biri.

Onlarca sehit verilmekte olan bu gunlerde, suphesiz en uzgun insanlardan biridir Orgeneral Saldiray Berk.Ama gunluk olaylari takip edenler Saldiray Berk'in Teror orgutu uyeligi suclamasiyla karsi, karsiya oldugunu biliyordur.

Ulke yonetimini ele gecirmis insanlar, buyuk bir iki yuzluluk icinde.Bir taraftan dunya'nin en belali sinirindan sorumlu Turk komutana, uyduruk gizli tanik ayaklarina terorist yakistirmasi,bir taraftan sehit cenazelerinde timsah goztaslari.Buna Turkiye'de bolca bulunan ve bu hayinlerin bir nevi gida ambari olan (oy seklinde) "saftirik" kesim inanabilir.Ama oyunun farkinda olan gozu acik Turkler de az degil.Umudumuz bu gozu,beyni acik Turkler.

Hic suphe yokki, bu ikiyuzlu hayinler, bir gun yaptiklarinin hesabini mutlaka verecektir.

Monday 21 June 2010

KAK-A MESUT!

En sonun da bu da oldu.A-K-P tarafindan Turkiye Cumhuriyeti disisleri bakanligina getirilen, Ahmet Davutoglu Kuzey Irakli Kurt pesmergenin bolge baskanina "KAK-A MESUT" deyiverdi.Aslina bakarsan bunu soylemekle buyuk bir "KAKA" yapti.Ama ne yapacaksin!Donem kaka yapanlarla, onlarin yalayicilarinin donemi.

Bu adamlarda "Durmak yok, yola devam!" var.

Aynen bir koyun misali.Malum, onlarda kakalarini yaparken durmazlar, saydira, saydira "yola devam" ederler.

Buyuk adamlarsiniz, vesselam!

KAK=AGBEY demekmis hangi dil bilmiyorum.Tercume hurriyet gazetesi kose yazari Mehmet Yilmaz'in ayni tarihli kose yazisindan (bu arada yazimizdaki son A bizden ekleme yani)

Wednesday 16 June 2010

Turkiye uzerine buyuk tuzak

Turkiye karsi tarafin bilincli kiskirtma ve yonlendirmeleri ve Turkiye'nin bilinciz ve derinligi olmayan yaklasimlari ile bir tuzagami dusuruluyor.Butun resimleri yan yana koydugumuz zaman bu konuda endiseli olmak icin cok sebep oldugunu soyleyebiliriz.

Dunyadaki siyonist olusumun ne kadar guclu oldugunu soylemeye gerek yok.Bu gucu uluslararasi politik olaylarin algilanmasini munipile etmek icin cok kullaniyorlar.

Tuesday 15 June 2010

Ben de mi cubbelinin muridi olsam!

FETHULLAH GÜLEN'E SERT ELEŞTİRİ Oy ver




Cübbeli Ahmet olarak bilinen Mahmut Ünlü, Mavi Marmara Gemisi'ne İsrail tarafından yapılan baskına ve bu konuda Fethullah Gülen'in yaptığı açıklamayla ilgili konuştu. Cübbeli Ahmet, "Şimdi bazılarının dediği gibi İsrail zalim otoritesine itaat etmek onlardan izin almak gerekiyor. Bu asla doğru değildir. Bu lafı söyleyen şuur sahibi olamaz. Çünkü ne zaman zalim izin versin ki mazluma yardım edilsin. Bizim ecdadımız Bu İstanbul'a Yunanlılar geldiği zaman, bütün o camiler yıkılıp yakıldığı zaman, milletin ırzına namusuna tecavüz edildiği zaman.Bir Fransız askeri, bir Müslüman kadınının peçesini çekmeye kalktığı zaman Allah razı olsun Sütçü İmam Hazretleri kurşunu basmış, savaşı başlatmıştır. İyi Fransızlar işgal etti otoriteye boyun eğmek gerekiyor. İyi kadının suratı açılırsa açılsın, namaz kılınmayacaksa kılınmasın.Böyle şey olmaz. Kafire zalime boyun eğmek, itaat etmek olmaz" dedi. Haber: Hakime TORUN-Kamera: Hasan YILDIRIM İSTANBUL DHA

Monday 14 June 2010

abdullah esti, gurledi!

A-K-P li Abdullah esti gurledi.

Israili af etmek icin asagidaki bes seyin yerine getirilmesini israil'den talep etti.

bagimsiz sorusturma,
olenlere tazminat,
ozur,
ablukanin kalkmasi,
el koyulan gemilerin iadesi,

Yoksa yapacaklarimizi gorursunuz(!) dedi.

Bunu not ediyoruz buraya.

Aradan haftalar gececek,aylar gececek ve hatta yillar gececek.

Bunlarin hicbiri yerine getirilmeyecek.

Bol keseden atan a-k-p li basbakan ve cumhurbaskani da pek tabiki hicbirsey yapamayacak.Bunlarin gida ambari (oy seklinde) olan "saftirik" halk da bunu tabii coktan unutmus olacak.

Burasi Turkiye.

Ne yapacaksin? ne..

Follow up:

1. Hurriyet 03.07.2010- Yilmaz Ozdil

Çirkin İsrail zor durumda



“Paranın dini, ırkı olmaz, memleket menfaati neyi gerektiriyorsa onu yapıyoruz” diyerek, memleketin sınırını komple İsrail’e vermeye kalktık, kanun çıkardık, Allah’tan Anayasa Mahkemesi “burası Dingo’nun ahırı değil” dedi, iptal etti, böylece sinsi sinsi hareket eden İsrail’in çirkin yüzü bir kez daha ortaya çıktı, dünyaya karşı zor durumda kaldı.

*
Davos’ta höt zöt yaptık, lobi desteğini kestiler, o nedenle ABD’de soykırımcı ilan edildik, böylece İsrail’in çirkin yüzü bir kez daha ortaya çıktı, dünyaya karşı zor durumda kaldı.
*
Tatbikatları iptal edeceğimizi açıkladık, Heronları vermekten vazgeçtiler, Heronlar gelmediği için şakır şakır şehit verdik, zaten sonradan tatbikatları iptal miptal etmediğimiz anlaşıldı, böylece İsrail’in çirkin yüzü bir kez daha ortaya çıktı, dünyaya karşı zor durumda kaldı.
*
İsrailli bakan, bizim büyükelçiyi kapıda ağaç etti, kameraların önünde alçak koltuğa oturttu, büyükelçiyi derhal geri çekeceğimizi açıkladık, ahali üç günde unuttu tabii, çekmedik, bunun üzerine İsrailli bakan “normalde bunlara tabure bile vermemeklazım” dedi, böylece İsrail’in çirkin yüzü bir kez daha ortaya çıktı, dünyaya karşı zor durumda kaldı.
*
Rize’nin AKP’li belediye başkanı, eşiyle birlikte Rize’yi gezmeye gelen ve yumurtalı saldırıya uğrayan İsrail Büyükelçisi’ni fırçaladı, “zihniyetiniz çirkin” dedi (ki, aynı belediye başkanı “Kürt kızlarını kuma alırsak terörü hallederiz” diyen zihniyetteki belediye başkanıdır) böylece İsrail’in çirkin yüzü bir kez daha ortaya çıktı, dünyaya karşı zor durumda kaldı.
*
“Gönderme vururum” dedi, “hele bi dokun” dedik, içinde yüzlerce TC vatandaşının bulunduğu gemimizi uluslararası sularda helikopterle bastılar, canlı yayında takır takır taradılar, insanlarımız jetleri bekleye bekleye öldü, hesapta Somali’de korsan avlıyoruz, gemimizi sürükleye sürükleye götürdüler, armut gibi seyrettik, el koydular, hâlâ vermiyor, böylece İsrail’in çirkin yüzü bir kez daha ortaya çıktı, dünyaya karşı zor durumda kaldı.
*
Cumhurbaşkanımız “İsrail pişman olacak, asla eskisi gibi olmayacağız, affetmeyeceğiz” dedi... Başbakanımız “İsrail’in yaptığı devlet terörüdür, alçaklıktır, cezalandırılmalıdır, İsrail yaptığının bedelini mutlaka ödeyecek” dedi, üç dilde seslendi... Dışişleri Bakanımız “İsrail’in yaptığı korsanlıktır, barbarlıktır, haydutluktur, elinde kan var, bu baskın Türkiye’nin 11 Eylülü’dür, yalnızlaştıracağız, hesap soracağız, bedelini ödeyecek, cezalandıracağız” dedi.
*
Gel gör ki... Bizim Dışişleri Bakanı’yla İsrailli bakanın, otel odasında gizli gizli buluştukları ortaya çıktı, aslında Türkiye’de kimsenin ruhu bile duymamıştı, Türkiye’dekiler uyansın diye İsrail basını gammazladı, haşırt diye manşet yaptı, böylece ağzında bakla ıslanmayan İsrail’in çirkin yüzü bir kez daha ortaya çıktı, dünyaya karşı zor durumda kaldı.

2.Milliyet-03.06.10-haber

Netanyahu, İsrail ordusunun 31 Mayıs’ta Mavi Marmara gemisine düzenlediği kanlı baskında 9 Türk’ün öldürülmesiyle ilgili İsrail devlet televizyonuna dün akşam verdiği demeçte, “İsrail özür dileyemez, çünkü askerleri kalabalık tarafından linç edilmekten kurtulmak için kendilerini savunmak zorundaydı” dedi. Netanyahu, bu nedenle de gemi saldırısı sırasında zarar görenlerin herhangi bir biçimde tazmin edilmesinin söz konusu olmadığını ifade ederken, “Bununla birlikte, biz olayda insan hayatının kaybından dolayı üzüntü duyuyoruz” diye konuştu.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile İsrail Sanayi ve Ticaret Bakanı Binyamin Ben Eliezer’in Brüksel’de çarşamba günü yaptıkları görüşmeye de değinen Netanyahu, Ben Eliezer’in kendisine Davutoğlu ile görüşme ihtimalinden bahsettiğinde, kendisine, “Git ve görüş” dediğini belirterek, “Önemli olan görüşmenin gerçekleştirilmesiydi. İsrail ve Türkiye için iyi olan, ilişkilerin daha daha fazla zarar görmesinin önlenmesi için yapılan çabadır” dedi.
Netanyahu’nun açıklaması, dün akşamüstü İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman ile görüşmesinin ardından geldi. İsrailli bir yetkiliye göre Lieberman görüşmede İsrail’in Türkiye’den özür dilemesini istemediğini, bunun İsrail’in uluslararası duruşuna zarar vereceğini söyledi. Davutoğlu-Ben Eliezer görüşmesinin kendisine haber verilmeden yapılmasına Lieberman sert tepki göstermişti.

Ne oldu Mavi Marmara, unuttuk mu! Fatih Altayli Haberturk 29.7.2010

MAVİ Marmara baskınının ve 9 vatandaşımızın öldürülmesinin üzerinden epey bir zaman geçti. Dün Dışişleri Bakanımız Davutoğlu'nun, Alman meslektaşı ile şen şakrak fotoğraflarını görünce aklıma geldi Mavi Marmara "katliamı".
Ülkemizi yönetenler esip, yağıp gürlemişlerdi. Hem de öyle bir anlık falan değil. Günlerce bağırıp çağırdılar.
Türk hükümeti, eğer özür dilemez, yaptıklarından pişmanlığını vurgulamaz, olayın soruşturulması için uluslararası bir komisyona "Evet" demezse İsrail'i "çok kötü yapacaktı".
Ben hükümetimizin kararlılığını görünce, "Yazık olacak şu zavallı İsrail'e. Eğer özür dilemezlerse bizimkiler bunların ağzını burnunu kırar" diye düşünmüştüm.
İçimden, "Netanyahu'nun yerinde olmak istemezdim doğrusu" diye geçirmiştim.
Aradan 2 ay falan geçti herhalde değil mi?
Ne oldu?
İsrail özür falan dilemeyeceğini çok net bir dille açıkladı. Hatta, "Siz özür dileyin" dedi.
Biz ne yaptık? Hiiiiiiiiiiiiiiiiç!
Evet hiçbir şey yapmadık. Tam aksine, İsrailli bakanlarla gizli buluşmalar organize ettik.
Anlaşmalar tam gaz devam etti.
Hatta bilmiyorum ama belki gizlice yenilerini de imzalamışızdır. Duyarsam hiç şaşırmam. Dışişleri Bakanımız ise balık hafızalı milletimize güvendiği ve inandığı için konuyu yaladı yuttu. İngiltere Dışişleri Bakanı ile pek bir keyifliydi dün gördüğüm fotoğraflarda. Mavi Marmara'yı unutmuş, unutturmuştu. Ölen ölmüştü. Kalan sağlar bizimdi. Biraz bulgur, biraz pirinç, bir torba kömür, bilemedin bir buzdolabı, bir çamaşır makinesi karşılığında.

Daha cok beklersin F Altayli..

Hatta sen bile bir gun bircok yalakacilar gibi bu hukumeti dis politikada tum zamanlarin en basarilisi ilan edebilirsin! Omer Iskender

Monday 7 June 2010

Aninda hizaya gelmek..

Dun (5.6.10) yukaridaki goruslerimi yazmistim.Fetosa emperyalistler tarafindan bir misyon yuklendigini ve bu misyonun da dini motifleri kullanarak"turk ve musluman" dunyasini, onlarin menfaatleri dogrultusun da, hizaya getirmek oldugunu soylemistim...

Simdi asagida olaydan hemen sonra sasip kalan, kendine geldikten sonra adeta kaplan kesilen ve fetostan gelen mesajla abondene olan "turk ve Musluman" dunyasindaki buyuk (!) devlet adamlarin aninda nasil hizaya geldiklerini ibretle gorduk...

Bunu gostermek icin bugunku bazi gazete haberlerinden alintilar yapiyorum..

Bulent Arinc.(.olay sirasinda basbakan konumunda olan kisi)
"Hoca efendi hakli, "oteriteden" musade alinmaliydi"

Memet Ali Sahin (TBMM baskani) kendisine gazeteciler tarafindan sorulan F Gulen'in "Israilden izin alinmaliydi" gorusu icin ne dusunuyorsunuz sorusuna cevaben."saygilarimi sunuyorum"

Tabi emir kulu bazi bakanlarin ve yalaka basindaki bazi yalayicilarin, nasil hizaya geldiklerini burada yazmaya bile deger bulmuyorum..

Suphe yokki cok yakinda, "recep" ile "abdullah" da bu goruse "saygilarini" sunacaktir..Cunku Gulene o konumu saglayan siyonistler.."recep" ile "abdullaha" o konumu saglayan da Fetos.

Bu kisir cemberi gorup bozabilecek ise sadece ve sadece Turk halki..

Ancak onlar da cok derin bir uykuda..Ne diyelim..

Iyi uykular!

Saturday 5 June 2010

IMAM Fettullah!

Savunmasiz dokuz turk gecen hafta israil askerlerince bulunduklari Filistine yardim gemisinde vahsice katledildiler.

"Imam fetos efendi" malum cevrelerin kucaginda oturdugu icin "turk ve muslumanlarin" katledilmesini kinayamadi.Eger onlarin kucagin degilde, Anadolunun bagrinda oturuyor olsa kinarmiydi, tabi bu da ayri mesele..

Kinamak bir tarafa bakin fetos ne diyor. (Wall Street journal-4.6.10);

Mr. Gülen said "organizers' failure to seek accord with Israel before attempting to deliver aid "is a sign of defying authority, and will not lead to fruitful matters."

Turkcesi " yardim filosunu organize edenlerin bu isi, Israil'in onayini almadan yapmaya kalkismalari, "otoriteye" saygisizlik teskil ettigi icin, bu girisimden herhangi bir hayir cikmasi beklenemezdi"."...

Turkce'ye uyarlarsak ve soylenmek isteneni acarsak, mesaj su: "Bolge de esas oterite israildir.Onlara haber verilmeden, onlarin onayi alinmadan birsey yapilmamalidir.Eger yapilirsa, allah boyle girisimleri basarisiz kilar."

Fetos icin bu katliami butun dunya'nin kinamis olmasi hic onemli degil..Islenen cinayetlerin uluslararasi hukuku ayaklar altina alinarak yapilmis olmasi da onemli degil...Bu cinayetlerle insanin en dogal hakki olan "yasama hakki"nin vahsice elinden alinmis olmasi da hic onemli degil..Gerekli gereksiz her yeryerde aglayan fetos da bu konuda en kucuk bir uzuntu belirtisi de yok..

Eger olenler yahudi olsaydi fetos ne derdi acaba? Bunu bilemiyoruz..Ama bildigimiz cok onemli birsey var ki o da, Irak isgal edilip orada sehirlere yangin bombalari yagdirilarak milyonlarca insan katledildiginde de fetos "otoriteye" karsi cikmayin demisti ve su anki pozisyonu da halen o.. Varmi bu konuda iraktaki isgalcilei elestiren herhangibir demeci? Boyle bir demeci ortaya cikartabilenin elini operiz..

Ona uluslararasi emperyalizim tarafindan yuklenmis bir misyon var...o da "onlari herzaman heryerde" hakli cikarmak ...Kendine inananlari hizda tutmak..Muslumanlari ve turkleri bu yonde etkilemeye calismak..

Fetosu buyuk yapan da bu misyonu sayesinde emperyalistlerden aldigi buyuk destek...

Yoksa dunyanin binlerce camisinde binlerce imam hergun ondan daha iyi dua okuyor ve ondan daha iyi vaaz veriyor...

"Turk ve musluman kardes" simdi anladinmi, senin icin "otoritenin" kim oldugunu ve de kendi geleceginle ilgili kimlerden "onay" alman gerektigini.

"Turk ve musluman " kardes bak sana kuranikerimden bir de ayet yazayim.Cunku biliyorum sen benim gibilere inanmazssin.

Eğer Yahudilerin arzu ve keyiflerine uyacak olursan, bilmiş ol ki, Allah'tan sana ne bir dost, ne bir yardımcı vardır. (bakara-120)

Fetosun iki yuzlulugu konusunda hala suphen varmi?

O zaman bin defa yuh sana!


Not 1;

Belirtmeliyimki, kisisel dusunceme gore butun dinler insanlar icindir ve kutsaldir.Yukaridaki yazi da dinsel veye irki bir dusunceyle yazilmamistir.Sadece dunya'da herkim tarafindan olursa olsun, bu ve buna benzer zorbaliklari kendinde hak gorenlere karsi bir yazidir.Pek tabiki bir de insanlarin inanclarini bile carpitip, nufuzundaki insanlari bu dogrultuda etkileyerek, yeryuzundeki zorbalarin degirmenine su tasiyan, fetos gibi iki yuzlu insanlarin desifre edilmesine katki saglamaktir.


Note 2;

Fetosun soylemine tepkileri vs takip ettim.Fetosa yakin bazi yazarlarin bu soylemi yumsatmaya ve halkin daha kolay yutabilecegi hale getirmeye yonelik cabalarina kizdi ve konuya kendisi bizzat netlik getirdi ve dediki:"aynen bunlari soylemek istedim,soylemek istediiklerimde yanlis bir anlama veya aktarma yok" O.I 28.6.10)